30 Haziran 2012 Cumartesi

Sokak Düğünleri


Upuzun bir aradan sonra buradayım!

Ramazan öncesi düğün sezonunun tam ortasındayız. Yarın iki düğüne birden katılacağım inşallah!

Bu yazının konusu SOKAK DÜĞÜNLERİ.

( Fotoğraf bugün tarafımdan çekildi)

Sokak düğünleri şehirde yaşayan ( hemi de böyyük şeherde) ama ısrarla ve ısrarla bu hayata adapte olmayan halkımızın bir etkinliğidir. Bildiğimiz KÖY DÜĞÜNÜnün şehre uyarlanmışıdır.

Ben köyde yapılanına katıldım cidden çok güzeldi. Ama şehirdeki için aynısını söyleyemeyeceğim. Çünkü, köydeki o düğün köy için önemli bir olay. Tüm köy nişandan da haberdar, düğün beklentisinde zaten. Bütün köylüler düğün evini tanıyor ve tüm köy düğüne davetli. Düğün köylünün hepsine ait yani! O yüzden herkes orada zaten!

Ama ya şehirdekiler? Düğün evini tanımam, etmem. Benim için bu sokak düğünlerinin anlamı; sadece yüksek ve rahatsız edici müzik sadece!

Hele önceleri Keçiören'de oturuyordum her hafta sonu 2-3 düğün kesin oluyordu. Malum kalabalık semt! Ben mecbur muyum her hafta kafamın şişmesine. Hatta çok yakında olunca düğün, evimizi terk ediyorduk tüm gün boyunca. 2-3 kez yaşadık bunu da!

Ama köy düğünü yılda en fazla 2-3 tane oluyor. Onda da zaten " oğlan bizim kız bizim" olduğundan o ses kimseyi rahatsız etmiyor.

Düğün salonlarının çok pahalı olduğu da bir gerçek! Halk mecburen de bu yola başvurabiliyor. Ama asla mantığını anlamadığım bir şey var. Tamam akşam oynuyonuz, eğleniyonuz anladık daaaaa öğlen 12'de niye başlıyor o adam hayatımda hiç duymadığım duymak da istemediğim arabeksimsi, ağıdımsı şarkıları söylemeye. Sadece kendi söylüyor, kendi dinliyor diyeceğim ama keşke öyle olsa tüm mahalle dinliyoz valla! Söylediği şarkıları da duysanız...Sanki cenaze evi... İnsan hayattan soğur, evlenmekden felan vazgeçer!

Sokak düğünlerinin OLMAZSA OLMAZları:

1- Düğün evine BAYRAK asmak.
2- Plastik sandalye kiralamak.
3- Kulakları sağır edecek kadar yüksek ses.
4- Koşuşturan ve mahallenin bakkalına dadanan çocuklar.


Sokak düğünlerine, düğün salonuna gidiyormuş edasıyla giyinip ( daha doğrusu SOYUNUP! ) gelen kızlarımızı anlamıyorum. Ortamda çok sırıtıyorlar. Abiye, dekolteli kıyafetler, yüksek topuklar falan. Cık cık cık olmuyor!

Ama şunu da belirtmeden geçemiyeceğim tüllerle süslenmiş sandalyeleri, kocaman yuvarlak masaları olan lüks düğün salonlarındaki düğünlere nazaran daha BİZDEN geliyor bu sokak düğünleri bana. Herkes kendi halinde, kimse kasmıyor kendini, çocuklar koşuyor, hatta bugün ki düğünde bir grup amca topluca yürüyordu nereye gidiyorlar ki derken ezan okundu. Amcamlar cemaat olmuş namaza gidiyorlar. Böyle doğal bir ortam işte.

Alt üstü SOKAK DÜĞÜNÜ amma konuştun be? demeyin. Daha çoook söyleyecek sözüm var! Kültürümüzde ve dinimizde yeri olmayan kadın erkek karışık oynamayı elbette tasvip etmiyorum. Geçen yıllarda eşimin köyünde katıldığımız düğünde yaşlı teyzeler " Bizim gençliğimizde kadınlarla erkeklerin arsına çarşaf gerilirdi. Birbirlerini görmezlerdi" diye dertli dertli anlatıyorlardı. İşte biz bunu kaybettik. Ortada kaldık gittik! Ne şehirli olabildik ne köylü... Ne dinimize sahip çıktık ne de hepten gavur olduk... İşte SOKAK DÜĞÜNLERİ bu arada kalmışlığın en güzel resmedildiği yerler.

Saat şu an 23: 25 ve evimiz hala müzik sesiyle inliyor! ( öğle 12 gibi başlamıştı. Buradan 12 saattir performans sergileyen ANGARALI ........'yı tebrik ediyorum)

BİR ANI: Bir gün bir baktım salon camımın önünde benim boyumda bir hopörlör duruyor! İlerleyen saatlerde gözlem yoluyla apartmanımızda bir kızın NİŞANI olduğunu öğrendim. Yanlış duymadınız NİŞAN! Salon camıma 15 cm uzaklıktaki dev hopörlör evimizi titretirken biz bu nişana DAVETLİ DEĞİLDİK! Yüzükler salon camımın önünde takıldı. Ben davetsiz olmama rağmen meraktan arada perdeyi aralayıp bakıyordum. Fotoğraflarda gelin damatla beraber yakalanma ihtimalim yüksek! İşte diyorum ya BİZ BURADA KAYBETTİK! Ne şehirli olabildik ne köylü... Ne Doğuluyuz ne Batılı...