9 Ocak 2009 Cuma

Kolaymış gibi gösterme hastalığı!!!


Özellikle İslâmî Tebliğ yapmak isteyen kesimde ısrarlı bir vurgu var: Oruç tutmak çok kolaydır, Oruç vücudu hiç etkilemez vb.
Niye bu toz pembe yalanı söyleme ihtiyacı duyuyorlar, niye açıkça "Oruç tutmak çok da kolay değildir, özellikle bünyeniz zayıfsa halsiz düşebilirsniz, kan şekeriniz düşer başınız dönebilir amma tüm bu zorluklara rağmen bir Müslüman olarak Oruç tutmak bizim vazifemizdir." demiyorlar? Herşeyin laytlaşmaya başladığı çağımızda, layt islam dedikleri bu mu acaba?

Evet oruç tutmak beni etkiliyor, halsiz bırakıyor ama ben bunu RAbbimin emri olduğu için ısrarla ve ısrarla tutuyorum. İlerde çocuğum oluncada inşallah onu ilkokul 5 ten itibaren tam olarak oruç tutması konusunda eğiteceğim. İsterse yorgun düşsün, isterse gözü kararsın!

Orucun mükafatını Allah verecektir, diyoruz, Oruçlular Cennete Reyyan kapısından girecektir. diyoruz, bu kadar kolay olsa bu mükafatlar niye bu kadar büyük olsun.

Aynı şey hatta daha da fazlasıyla NAMAZ içinde geçerli. Namaz kılmak kolaydır mı acaba?

Bence namaz kılmaz zordur, onun için her yiğidin harcı değildir. Herkes müslümanım diye gezer ama namaz kılan azdır, hakkını vererek kılan ise daha da azdır. Hele sabah namazları... Bunun için SABIRLA NAMAZA DEVAM EDİN diye ayet-i kerime vardır. Bunun için Hz. Peygamber GÖZÜMÜN NURU NAMAZ demiştir. Nefisle mücadele açısından namaz, oruçtan daha zordur. Günde beş kez kendini abdest ve namaz için ikna etmen, içinden gelen nefsanÎ ve şeytanî bahanelere yılmadan cevap vermen gerekmektedir.


Biz niye hep kolay bir din sunmak istiyoruz??? Kolay olan açıklık saçıklıktır, kolay olan yalan söylemektir, kolay olan dedikodu yapmaktır, kolay olan faize para yatırmaktır... Allah bizden zor olanı başarmamızı istiyor, ve buna mukabil bir ücretle bizi ödüllendireceğini söylüyor. O kadar kolay yaşanan bir dinin ödülü sonsuz cennet olabilir mi?

Yani biz KOLAY, AYY ÇOK KOLAYYY diyerek milleti mi kandırmaya çalışıyoruz, İslamı yaşamak hem çok kolaydır, hem de çok zordur.

Nefse, emirlerini dinletmek işin zor kısmı, İslama uygun hareket etmenin verdiği huzur ise hayatı yaşanabilir kılan tek duygu.

3 yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

"Kolaymış gibi gösterme hastalığı!!!" Başlığı İçin Bir Not.

Efensimiz (sallallahu aleyhi vesellem)'in muteber hadislerinin birinde: "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız." vardır. Buradan hareketle dini hükümler kime sunuluyorsa bu yol izlenmelidir. Aksi ise bu söze muhalif bir tavırdır. İkincisi; Bizler Allah'ın fazlından, sevâbının büyüklüğünden, ihsanının bolluğundan, rahmetinin genişliğinden bahsederek hep müjdeleyici olmalıyız, sadece korkutucu ve tehdid edici şeylerden bahsederek ürkütmemeli, nefret ettirmemeliyiz. Bunu adı "Layt İslam" olmazki. Zaten böyle bir beyanı uydurmak ta bana göre İslam'ın ruhuna terstir. Böyle bir hakkı kimse bize vermiyor. Üçüncü olarak; çocuklardan bülûğa erme çağına yaklaşanlara, büluğa yeni erenlere, herhangi bir günahtan tevbe edip tekrar dönenlere mülayim olmalı, bunları ibadet ve mükellefiyetlere yavaş yavaş, azar azar alıştırmalıdır. Nitekim teklife giren bütün İslâmî emirler tedricen gelmiştir. Buna dâhil edilmek istenen gence veya girmek arzu eden yabancıya kolaylık gösterilirse, bu ona hafif gelir ve kendiliğinden yavaş yavaş artırır. Ama aksine işin başında zorluk çıkarılır veya yapabileceği hususunda tereddüde düşürülürse, bu vaziyette girse bile, korkulur ki şevkle devam edemez, amellerinden zevk alamaz ve tamamen bırakır. Rica ederim Ayşe Hanım günümüzde kaç müslüman dinini tastamam yaşamaya çalışıyor? Onlar madem özünde İslam'a ters bir hayat yaşıyor. Onları da güzel dinimize tekrar ısındırmamız lazım değil mi? Dördüncü olarak; insanların ülfet etmemesi için onlara karşı kolaylık göstermelyiyiz, çünkü insanlar öyle olan mev'izeleri kabul ederler. Hatta bu pedagojide sık başvurulan bir yoldur. Size öğretmeniniz konuları anlatırken: "Bu konu çok zor söyleyeyim." derse mi daha iyi olur yoksa hiç zorluklarına girmeden, dersi kolay sunarak mı anlatırsa iyi olur?
İyi niyetinizi anlıyorum fakat her hareketi kendi içinde değerlendirmedikçe de yanılgıya düşme ihtimaliniz artar. Çeşitli kişi veya grupların üslubunu tenkid yerine (ki onlar bu üslüplarıyla çok iyi hizmetlere de imza atabiliyorlar) kendi uzlubumuzu çizer ve diğer kişileri de yol arkadaşı kabul eder öyle "kısa seyahat"imizi tamamlamaya bakarız. Allah'a emanet olunuz.
Emre Akad

nnn dedi ki...

Ben bu söylediklerinizin farkındayım ve sürekli bu şekilde hareket ediyorum. Hargün onlarca kadına İslamın güzel ve kolay olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Ama bazen sinirim tepeme çıkıyor, muhacir herşeyini bırakıp sırf dini yaşamak adına hicret ederken bizim kaloriferli evlerimizde, markalı kıyafetler içinde, pasta börek yiyerek nasıl o sahabelerle aynı cennate gireceğimiz hususunda kafam karışıyor... İnsanların dinin peşinde koşması gerekirken biz insanların peşinde koşuyoruz nolur dinleyin, nolur şunu yapın diye, bence bu pek sağlıklı değil... Sevdireceksin, müjdeliyeceksin ama yeri geldiğinde de lafını esirgemeyeceksin... Yice Allah kitabında gayet sert uyarılarda bulunuyor, ve cenneti anlattığı kadar cehennemi de anlatıyor. Mesela Ben dahi ne yapıyorum azap anlatan ayet meallerini hanımlara okumamaya çalışıyorum. Ne kadar yanlış!!!! Allah onu yazmış, ben daha mı iyi düşünüyorum, haşa daha mı merhametliyim ki o ayet meallerini okumuyorum???